Jim Collins, ailesinin koyun çiftliğinde sıradan bir yaşam sürerken, bulunduğu dönemde anlamlı bir iz bırakma hayaliyle yanıp tutuşan genç bir adamdır. Bu tutkusu, onu Anzac kuvvetlerine katılmaya yönlendirir. Başta, bu savaşa katılarak büyük bir fark yaratabileceğine inanan Jim, kısa sürede savaşın acımasız ve affetmez gerçekliğiyle yüzleşir. 1. Dünya Savaşı hızla devam ederken, Jim hem fiziksel hem de duygusal olarak tükenmeye başlar. Ancak, tüm yıkıma rağmen, içindeki umut kıvılcımını tamamen kaybetmez. Hindenburg Hattı Muharebesi, onun için sadece bir savaş değil, aynı zamanda ideallerine sadık kalıp kalamayacağını sınayan bir test haline gelir. Genç Jim, bu zorlu koşullarda bile hayallerini gerçekleştirme ve gerçek bir fark yaratma gücüne sahip olup olmadığını kanıtlamak zorundadır.